Sayı: 245 - Ortalama okuma süresi: 5 dakika (1041 kelime)

Hazırlayan: Zeynep Eyüboğlu

Bir dönem modern mobilyalar dekorasyon dünyasını öyle bir ele geçirmişti ki eskiye ait ne varsa atılması gerekenler listesinin en başında yerlerini almıştı. Şimdilerde bu gereksiz, eski, demode olan parçalar yeniden evlerimize sızıyor.

Birçoğumuzun çocukluk fotoğraflarının arka planında kalan o kocaman büfeler şimdi “trend” sayılıyor. Yeni nesil ev dekorasyonu adeta geçmişi taklit ediyor.

Ama bu dönüş, yalnızca estetik bir tercih olmayabilir, içinde o günlere duyulan özlemin sessiz bir yansımasını da taşıyor olabilir.

Belki de modernliğin getirdiği hız, bizi geçmişin yavaş ritmine hasret bıraktı.

Minimalizmin soğuk beyazlığına, dijital dünyanın pırıltısına karşı içten içe bir sıcaklık arıyoruz. Ve o sıcaklık, çoğu zaman kadife bir koltuğun dokusunda, desenli bir halının karmaşasında, ahşabın nostaljik kokusunda gizli.

Retro, sadece bir dekorasyon dili değil; bir çeşit hatırlama biçimi.

Geçmişin renk paleti

Retro stilin bugünkü popülaritesi aslında 1950’lerden 1980’lere uzanan bir hikâye.

Turuncular, hardal sarıları, zeytin yeşilleri, kahverenginin bin bir tonu…

O yıllarda her şeyin biraz fazla olması, bugünün eksiklik hissine bir cevap gibi.

Bugün yeniden moda olan her plak çalar, abajur, makrome duvar süsü, lake büfe bir zamanlar “eski” diye atılmış, şimdi “vintage” diye parlatılmış durumda.

Ama dediğim gibi bu dönüş, yalnızca nostaljik değil, psikolojik.

Geçmişin tasarımlarına dönmek, belki de bugünün karmaşasında bir anlam arayışı.

Retro mu vintage mı?

Bu iki kavram sıkça karıştırılıyor ama aslında aralarında ince bir fark var:

Vintage, gerçekten geçmişte üretilmiş, yani “otantik” eşyaları tanımlar. Annenizin dantelli büfesi, dededen kalma koltuk ya da 70’lerde yapılmış bir pikap “vintage”tir.

Retro ise geçmişin estetiğini bugünün üretimiyle yeniden yaratmaktır, yani “eskinin ruhunu yeni biçimde yaşatmak.”

Kısaca: Vintage yaşanmış olandır, retro ise yaşanmış gibi olandır.

Bugün evlerimizde gördüğümüz turuncu lambaderler ya da yuvarlak formlu mobilyalar, geçmişi yeniden üretmenin sıcak denemeleridir.

Evlerde zamanın katmanları

Modern evlerde artık her şey biraz steril, biraz ölçülü. Ama retro estetik bu düzeni bozuyor; çünkü dağınıklığıyla, katmanlılığıyla insana benziyor.

Bir evin duvarında asılı eski bir aile fotoğrafı, pikapta çalan cızırtılı bir şarkı, anneannemizden kalma bir masa lambası… Tüm bunlar mekânı kişiselleştiriyor, mekâna “hikaye” katıyor.

Retro dekorasyonun başarısı tam da burada. Geçmişle bugünü aynı karede buluşturmak. Bir duvarda modern tablo, diğerinde dantel örtü; bir yanda 70’ler koltuğu, yanında çağdaş bir sehpa.

Zıtlıklar çatışmak yerine birbirini tamamlıyor. Çünkü aslında hepimiz içten içe böyle bir çatışmanın içindeyiz. Bir yanımız yeniyi severken, diğer yanımız eskiye sığınıyor.

Nostaljinin Sıcaklığı

Nostalji, çoğu zaman geçmişe özlem olarak tanımlanır ama aslında bana göre güven hissidir. İnsan, tanıdık olana döner; bildiği renkleri, kokuları, sesleri sever.

Evlerimizde retro veya vintage unsurların yükselişi biraz da bu yüzdendir. Kendimize ait bir geçmişe, bir hikâyeye, bir köke tutunma isteği.

Belki 70’lerin lambaderini seçiyoruz çünkü o ışık bize “yavaşla” diyor. Belki turuncu bir duvar boyası, ekranda kaybolmuş günlerimize bir canlılık katıyor. Belki de bir plak sesi, içimizdeki sessizliği hatırlatıyor.

Gelecek, biraz geçmiş kokuyor

Bugün yeniden revaçta olan retro stil, yalnızca bir dekorasyon trendi değil modern hayatın yorgunluğuna verilmiş sessiz bir cevap. Yeni sandığımız çoğu şey, aslında geçmişin iyi hatırlanmış bir versiyonu.

Her retro detay, bize şu hissi fısıldıyor: Bir zamanlar güzeldi, belki yine olabilir.

Komodinin üzerindeki eski radyo, anneannenizin vitrinindekini andıran bir kahve fincanı artık sadece birer obje değil; umutların mobilyalaşmış hali.

Retro dekorasyon, geçmişi bugüne taşırken aslında bize kendimizi hatırlatıyor. Belki de bu yüzden, nostaljinin dekoru bu kadar sıcak geliyor.

Çünkü o aslında bir süsleme biçiminin çok ötesinde, bir anlam arayışı.

If you work in fintech or finance, you already have too many tabs open and not enough time.

Fintech Takes is the free newsletter senior leaders actually read. Each week, we break down the trends, deals, and regulatory moves shaping the industry — and explain why they matter — in plain English.

No filler, no PR spin, and no “insights” you already saw on LinkedIn eight times this week. Just clear analysis and the occasional bad joke to make it go down easier.

Get context you can actually use. Subscribe free and see what’s coming before everyone else.

Sign Up Free

Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık sürecini anlatan bir yazı kaleme aldı. “Milletimize emanetiz” başlığıyla Karar gazetesinde yayımlanan yazıda İmamoğlu, “Gönülden seven, aklı ve ahlakıyla ülkesine sahip çıkan bu aziz milletin iktidarını kimse engelleyemez. Vakit, Türkiye’nin muhafızları olma vaktidir!” ifadelerini kullandı.

İBB iddianamesinde adı geçen itirafçı Aziz İhsan Aktaş, mal varlıklarına konan tedbirin ve şirketlerine atanan kayyum kararının kaldırılması için mahkemeye başvurdu.

Almanya’dan Türkiye’ye gelen Böcek ailesi, mide bulantısı ve kusma şikayetiyle hastaneye kaldırılmış; anne ve çocuklar tüm müdahalelere karşın kurtarılamamıştı. Babanın tedavisi ise yoğun bakımda sürüyor. “Gıda zehirlenmesi” şüphesi sonucu bir aileyi yok eden o facianın ardından, ailenin kaldığı otel de mühürlendi.

6 Şubat depremlerinin ardından görülen davalarda ilk kez kamu kurumları ile AFAD’a sorumluluk atfedildi. Kahramanmaraş’ta 112 kişinin hayatını kaybettiği Arıkan Sitesi davasına giren bilirkişi raporunda, AFAD İl Müdürlüğü ve yerel yöneticilerin görevlerini ihmal ederek deprem riskine karşı sorumluluklarını yerine getirmediği vurgulandı.

İstanbul’da Kabataş Metro İstasyonu şantiyesinde meydana gelen kaza sonucu 1 işçi yaşamını yitirdi. İBB’den olaya ilişkin yapılan açıklamada, “Olay, istasyon sahasında beton dökümü sırasında meydana gelen iş kazasıdır; tünel göçüğü söz konusu değildir” denildi. Olayla ilgili inceleme başlatıldı.

Ankara’da üniversite öğrencisi Şule Çet’e cinsel saldırıda bulunduktan sonra bir plazanın 20. katından atarak ölümüne yardım suçlarından hakkında 18 yıl 9 ay hapis cezası kararı verilen Berk Akand’ın, Eylül ayında tahliye edildiği ortaya çıktı.

Türkiye genelinde inşa edilecek 500 bin sosyal konut için 3 milyona yakın kişi başvuruda bulundu. Bu sayıyı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum açıkladı.

Türk Sanat Müziği’nin önemli seslerinden Muazzez Abacı için Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) tören düzenlendi. Törene Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanı sıra Emel Sayın, Orhan Gencebay ve Muazzez Ersoy gibi pek çok ünlü de katıldı.

Yapay zeka tarafından üretilen bir şarkı, ABD’de ilk kez birinci sıraya yerleşti. Country "şarkıcısı" Breaking Rust, Billboard’un Country Dijital Şarkı Satışları listesinde 1 numaraya yükselerek tarihe geçti.

Çin merkezli bir şirketin pazarladığı ve tüm dünyayı adeta kasıp kavuran peluş oyuncağın hikayesi sinemaya uyarlancak. Yapım şirketi Sony Pictures, bir film projesinde kullanmak üzere Labubu markasının ekran haklarını satın aldı.

İngiltere ve Galler’de cumartesi günü meydana gelen aşırı yağış sonucu sel oluştu. Galler’in Monmouth kasabasında insanlar evlerinden tahliye edildi. İngiltere için hala 42 sel uyarısı var. Öte yandan Portekiz’de de Claudia Fırtınası can aldı. 3 kişi yaşamını yitirdi.